.



   
  netdunyam
  Dini Tutumlar
 
Image Hosted by ImageShack.usImage Hosted by ImageShack.usImage Hosted by ImageShack.usImage Hosted by ImageShack.us 

 


BEDENSEL ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLAR  İLE  DİNİ TUTUMLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
[1]

 

M. Naci Kula*

 

 

a survey on the relatıonshıp between the attıtudes towards dısabled persons and relıgıous attıtudes

                                                                                                        

                                                        

Özet

Bu araştırmada  doğuştan gelen bazı sebepler veya kaza, hastalık, doğal afet gibi nedenlerle engelli olan bireylere yönelik tutumlarla bireyin hayatında önemli ve geniş bir referans çerçevesi sunan dinin etkisiyle oluşan dini tutumlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Lise ve Üniversite eğitimi alan öğrenciler üzerinde yapılan araştırma sonucu dini tutumlar ile engellilere yönelik  tutumlar arsında olumlu bir ilişki olduğu gözlenmiştir. Ayrıca araştırmadan elde edilen veriler, yaş, cinsiyet, sosyo- ekonomik düzey gibi bazı değişkenler açısından da değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler

Engelli, Tutum, Dini Tutum

 

Abstract

This study analyzed the relationships between the attitudes towards the people disabled from birth or from other factors such as illness, accidents or natural disasters and religious attitudes which provide a broad reference framework in the life of individulas. Drawing on the data obtained from a survey on high school and university graduates, it is found that there is a positive relationship between religious attitudes and the attitudes towards tha handicapped people. The findings of the study were analyzed in respect to some other variables such as age, gender and socio-economic status.

 

Keywords

Disabled, Attitude, Religious Attitude.

 

 

 

Giriş

Toplum, farklı özelliklere sahip bireylerin biraraya gelmesiyle oluşan sosyal bir olgudur. Yetenek, düşünce, inanç, ilgi, meslek vb. yönden değişik özelliklere sahip bireylerin oluşturduğu toplumda bireyler arasındaki ilişkilerde ve iletişimde de sahip olunan fiziksel ve ruhsal farklılıklar  önemli bir rol oynar. Zira bireyler hayatlarını sürdürecek fiziki ihtiyaçlarını  karşılarken farklı yetenek ve ilgi sahibi diğer bireylerin ortaya koydukları ürün, mal ve hizmetlerden yararlanarak kendileri dışındaki kişilerle bir sosyal ilişkiyi gerçekleştirirler. Fiziki ihtiyaçların karşılanmasından başlayan değişik özelliklere sahip bireylerle gerçekleştirilen ilişki ve iletişim psiko-sosyal etkenlerle daha geniş bir çerçevede devam eder. Ekonomik, dini, sosyal, hukuki birtakım nedenlere bağlı olarak farklı özellikteki bireyler arası ilişkiler toplumsal hayatın bir gerçeği olarak dikkatimizi çeker.

Toplum içinde doğuştan ya da  sonradan kaza, hastalık, doğal afet vb. nedenlerle engelli olan bireylerle sağlam olanlar arasındaki ilişki ve iletişimde mevcut yetersizlik halini algılayış önemli bir rol oynar. Her ne kadar yaşadığımız toplum engelli bireylerin varlığı ile de tam olan ve onları da içine alan toplumsal kurum ve çevre düzenlemeleri ile toplum olma özelliğini gösteren bir durumu yaşaması gerekirken engellilere yönelik basmakalıp, önyargılı ve rededici nitelikleri ihtiva eden düşünce, inanç ve duygularla yoğrulmuş tutumların önemli ölçüde varolduğunu da gözlemlemek mümkündür. Son otuz yılda yapılan çalışmalarda engelli bireylere yönelik olumsuz tutumların varlığı belgelenmiştir.[2] Toplumda engellilere yönelik tutum ve davranışlarda bireyin sahip olduğu yetersizlikten ziyade ona atfedilen anlam ve değerin önemli bir yeri bulunmaktadır. Aileden başlayan ve toplumun genelinde engelliye bakış, engellinin algılanışı ona karşı tutum ve davranışların oluşmasında etkili olmaktadır. Nitekim engellilere yönelik olumsuz tutumların aile ve toplumda öğrenilmeye başladığı yılların dört yaş sonrasına rastladığı görülmüştür.

Yapılan bir araştırmada yaşları iki altı arasında olan 250 çocuğa ortopedik engelli bir çocuğun resmi gösterilmiş ve “onunla oynar mısın? “ sorusu yöneltilmiştir. Çocuklardan yaşları beş ve altı olanların, ortopedik engelli çocukla oynamayı yaşları iki dört arasında olan çocuklara göre daha fazla redettikleri bulunmuştur.  Çocukların bu tutumlarında anne babanın engelli çocukların yanlarına gitmemeleri, oynamamaları ve uzak durmalarını söylemelerinin, okulda  ise öğretmen ve arkadaşlarının düşünce ve davranışlarının etkisi büyüktür.[3]

Engellilerin görünümleri, yetersizlikleri nedeniyle oluşturulan ön yargılar, basmakalıp değerlendirmeler ve olumsuz tutumlar sebebiyle onların sosyal uyumları ve günlük yaşamlarını sürdürmeleri zorlaşmaktadır. Toplumda az da olsa belli ölçüde engellilere yönelik olumlu tutum ve davranışa rastlanmakla birlikte bugün sokakta, pazarda, okulda, camide, otobüste, parkta vb. yerde ülkemizdeki 8.5 milyona yakın engelliden kaç kişiye rastlamaktayız sorusuna verilecek cevabın büyük ölçüde “çok az sayıda kişiyle karşılaşıldığı”   şeklinde olması onlara karşı oluşan tutum ve davranışların çoğunlukla olumsuz yönde olduğunu göstermektedir. Zira büyük iller başta olmak üzere ülkemizin köy ve kasabalarında  sokakta, çarşıda sosyal hayata katılan  engelli sayısının yüzleri bile bulmadığını söylemek yanlış olmasa gerektir. Çünkü  gözlemler bunu doğrulamaktadır. Bu noktada engellilerin günlük hayata ve sosyal ortama katılmalarını sağlayacak şekilde onlarla ilgili fiziki ve sosyal açıdan birtakım imkanların oluşturulması ile birlikte engellilere yönelik olumlu tutumların toplumda daha fazla oluşmasını sağlayacak çabaların artırılması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle insanın hayatında geniş tecrübe alanına uygulanabilen, önemli ve geniş bir referans çerçevesi sunan dinin de engellilere yönelik olumlu tutum ve davranışların oluşmasında etkisi düşünebilir. Çünkü din, bireye ferdi ve sosyal uzlaşma, uyum ve sosyal bütünleşme çerçevesinde hareket etmesini sağlayacak birtakım değerler ve ilkeleri sunar, onları kazandırmaya çalışır.[4] Bundan dolayı engellilere yönelik olumlu tutumların oluşmasında dini tutumlar etkili midir veya engellilere yönelik tutumlarda dini tutumların bir rolü var mıdır, dini tutumlarla engellilere yönelik tutumlar arasında nasıl bir ilişki vardır? vb. sorular, araştırılması gereken sorular olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz de dini tutumlarla ülkemizde nüfusun % 12.9’ unu oluşturan engellilere yönelik tutumlar arasında bir ilişkinin olup olmadığını ve nasıl bir ilişkinin olduğunu araştırma konusu olarak belirledik.

1.      Tutum ve Dini Tutum

Sosyal psikolojinin merkezi kavramlarından biri olan tutum kavramı, farklı yaklaşımlardan hareketle çeşitli şekillerde tanımlanmakla birlikte[5] genel kabul görmüş olan tanımı şöyledir; “Bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir.”[6] Bir başka ifadeyle tutum, “Belirli bir sosyal obje konusunda bireylerde mevcut olan ve bilişsel, duygusal ve davranışsal yanlar taşıyan gizil eğilimleri ifade etmektedir”.[7] Dolayısıyla tutumlarla ilgili tanım ve açıklamalara bakıldığında bir tutumun üç öğeden meydana geldiği görülmektedir. Bu üç unsur biliş (zihni) , duygu ve davranış unsurudur.[8] Bir tutumun zihni unsurunu bir ferdin tutumuna konu teşkil eden obje ile ilgili bilgi ve inançları oluşturur. Bu bilgiler ve inançlar, tutum objesine karşı “ lehte veya aleyhte” arzu edilen veya arzu edilmeyen”, “iyi veya kötü” gibi bazı vasıfların izafe edilmesini sağlar. Bir tutumun duygu unsuru ise, bireyin o objeden hoşlanması veya hoşlanmaması, sevip sevmemesi durumunu ifade eder. Bu unsur, tutuma devamlılık, iticilik veya yönlendiricilik özelliği kazandırır. Tutumun davranış unsuru da tutumla ilgili her türlü davranış eğilimini içine alır. Eğer birey, herhangi bir objeye karşı olumlu bir tutuma sahipse ona yardım etmeye, onu desteklemeye hazır bir eğilimde, eğer ona karşı olumsuz bir tutuma sahipse, ona zarar vermeye onu cezalandırmaya hazır bir eğilimde olacaktır. Böylece tutumlar, insanın duygu, düşünce ve davranışlarını birbirleriyle uyumlu hale getirerek etki yapar. Tutumlardaki zihin, duygu ve davranış unsurları yerleşmiş ve güçlü tutumlarda tam olarak bulunur. Zayıf ve belirginlik kazanmamış tutumlarda ise özellikle davranış unsuru çok zayıf olabilir. Aslında tutumlar, doğrudan doğruya gözlenebilen bir davranış değil, davranışa hazırlayıcı bir eğilimdir. Bu nedenle tutum, gözle görülmez, fakat gözle görülebilen bazı davranışlara yol açtığından bu davranışın gözlenmesi sonucu herhangi bir tutumun varlığından bahsedilebilir.[9]

Tutum, bireyin doğrudan gözlenebilen davranışlarından hareketle dolaylı olarak anlaşılabilen ve davranışa hazırlayıcı bir eğilim olduğundan dini tutumu da  doğrudan gözlemek mümkün değildir. Ferdin dine karşı olan tutumu, din lehinde veya aleyhinde davranışlar göstermesiyle anlaşılabilir. Dinin gereklerini yapıyor, dini davranışları yapmaktan haz duyuyorsa, bu kişinin dine karşı olumlu bir tutum geliştirdiği söylenebilir. Dine karşı uzak duruyor, din aleyhtarı davranışlar gösteriyorsa, dine karşı olumsuz bir dini tutuma sahip olduğu düşünebilir.

Dini tutumun objesi din ve dini öğelerdir. Bir kişinin dine karşı duygu, düşünce ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturması, onun dini tutumunu ortaya çıkarır. Dine karşı beslediği duyguların, olumlu ya da olumsuz olması, hoşlanıp hoşlanmaması, dini bilgileri öğrenmeyi isteyip istememesi, ferdin dini tutumunun yönünü gösterir. Böylece dini tutum dine ait devamlı ve düzenli duygu, bilgi ve davranış eğilimlerinin tamamı olarak görülmektedir. Din kavramının kişide uyandırmış olduğu duygu, düşünce ve davranış eğilimleri zamanla uyumlu ve devamlı bir bütün meydana getirebilir.[10] Bu itibarla dini tutum şu şekilde tanımlanabilir: “Dini tutum, kişinin dinle ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını belirleme tarzıdır.”[11] Dini tutumların da tüm tutumlarda olduğu gibi bilişsel (zihni), duygusal ve davranışsal olmak üzere üç unsuru vardır. Dini tutumun bilişsel unsuru, dini inanç, dini düşünce ve dini bilgilerden oluşur. Dini inançlar, dini tutumlarla ilgili olmakla birlikte farklı kavramlardır. Bilişsel unsur, bireyin dini tutumunun içine yerleşmiş inançlarıdır. Ayrıca birey, örgün ya da yaygın din eğitimi yoluyla edindiği dini bilgilerinin üzerine dini tutumunu oluşturur. Dini tutumun bilişsel unsurunu oluşturan dini bilgiler, doğrudan geçirilen yaşantılar veya öğretimle, kitap okunarak dolaylı yaşantılarla kazanılır. Bu nedenle bireyin dini tutumunun olumlu ya da olumsuz yönde  olmasını belirleyen en önemli faktörlerden birisi, kişinin o konuda sahip olduğu bilginin mahiyetidir. Din konusundaki bilgiler ne kadar sağlıklı ve doğru ise  dinle ilgili tutumlar da o kadar gerçekçi ve ön yargıdan uzak olur.

Din hakkında kişinin iç dünyasında uyanan izlenimler, heyecan ve duygular da dini tutumun duygusal yönünü oluşturur. Din ve dinle ilgili konulara ilgi duyma ya da duymama, hoşlanma ya da hoşlanmama, sevme ya da sevmeme gibi duygular dini tutumun duygusal yönüdür. Dini tutumun duygusal unsuru, dine karşı gösterilen duygusal tepkilerdir. Duygusal unsur, bilişsel unsura göre daha durağan ve süreklidir. Çünkü bireyin dine karşı olan duyguları çabuk değişmemekle birlikte dini bilgileri her an değişebilmekte ve yeni dini bilgileri birey televizyon, kitap ve çevresindekilerden öğrenmektedir. Dolayısıyla duygusal yönü ağır basan bir dini tutumun değişmesi de güç olmaktadır.[12]

Dini tutumun davranış unsurunu ise dini ibadetler, pratikler, faaliyetler, hareket ve işler oluşturmaktadır. Bireyin namaz, oruç, hac gibi birtakım ibadetleri yapması, camiye gitmesi, dua etmesi, dini yayınlar okuması, dini sohbetlere katılması, dini proğramlar izlemesi gibi bazı davranışlar dini tutumun davranış unsurunu oluşturur. Davranışsal unsur dini davranış eğilimi olarak görülür. Dini davranışın yönü ve eğilimini dini tutumlar belirler. Bireyin dini tutumu olumlu ise, dini davranışları yapma eğilimi olumlu, dini tutum olumsuz ise dine karşı olumsuz davranış eğilimi görülür. Bireyin dini davranışları da onun dini tutumunu yansıtır.  Bireyde dini davranışların görülmesi öncelikle dini bilgileri öğrenmesine bağlıdır. Din eğitimi almamış, dini bilgileri yeterince öğrenememiş kişinin olumlu bir dini tutum geliştirmesi zordur. Bu itibarla bireyin dine karşı beslediği duyguları, öğrendiği dini bilgileri ve dini davranışları yani dini tutumu devamlılık gösterir. Kişinin dine karşı duygu, düşünce, inanç ve davranış eğilimlerinin bütünü olan dini tutum onda sürekli olarak dine karşı olumlu ya da olumsuz duygular, lehte ve aleyhte davranışlar meydana getirir.Dolayısıyla dini bilgi, dini düşünce, dini inanç, dini duygu ve dini davranış dini tutumun bir fonksiyonudur.[13]

 

2.Bedensel Engellilere Yönelik Tutumlar ve Özellikleri

Bedensel engellilere yönelik tutumlar denildiğinde, görme, işitme ve ortopedik engellilerle ilgili düşünce, inanç ve duyguların bütünü kast edilir. Sahip olunan düşünce, inanç ve duygular, bedensel engellilere yönelik yaklaşımlarımızı, davranışlarımızı ve onlar için yapılacak düzenlemeleri etkiler.[14]

Engellilere yönelik düşünce, inanç ve duygular, onları önce insan ve sonra da ihtiyaçları farklı olan insan olarak görme şeklinde olduğunda, onlara yönelik tutumların olumlu olduğunu işaret eder. Buna karşılık engellilere yönelik düşünce, inanç ve duygular onları yetersizlikleriyle, davranış ve kişilik özellikleriyle ilişkilendirildiğinde, onlara yönelik tutumların olumsuz olduğunu gösterir. Örneğin engelliler, engelli olmayan diğer kişiler gibi insan olarak görüldüğünde, toplumda bağımsız şekilde üretici ve tüketici olarak yaşayabilmeleri için  toplumsal düzenlemeler, engelli olmayanlar için düşünüldüğü gibi düşünülür ve hazırlanır. Engelliler, diğer insanlar gibi, önce insan olarak görülmediğinde, yetersizlikleriyle görüldüğünde ise toplumda bağımsız bir şekilde yaşayabilmeleri için gerekli olan düzenlemeler ihmal edilir. Ayrıca “sağlamlara hizmetler sağlandı da engelliler mi kaldı?” şeklindeki düşünce ve inançlar da , engeli olanların engeli olmayanlarla eşit kabul edilmediği yani onlara yönelik tutumların olumsuz olduğunu gösterir.[15] Dolayısıyla engelli olmayanların engellilere yönelik tutumları, onların toplumla uyum sağlama veya duygusal davranışlarını oluşturmada önemli ölçüde belirleyici bir özelliğe sahiptir. Zira engelli olanların kendilerini değerli ya da değersiz görmeleri, engelli olmayan kişilerle olan sosyal etkileşimlerinin niteliğine bağlıdır. Engelli olan bireylerin kendilerini yetersiz değerlendirmemeleri  ancak engelli olmayanların onları kabul etme ve varlıklarını onayladıkları toplumsal etkileşimlerle mümkündür. Engelli olanların uyumlu sosyal etkileşimlerini üstlenecekleri toplumsal rollerde engelli olmayan çoğunluğun tutumları belirleyicidir.[16] Toplumlarda engellilere yönelik olumlu tutumlar olmakla beraber olumsuz tutumların varlığı ise geçmişten günümüze kadar devam ede gelmiş ve büyük ölçüde de gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde gelişmiş ülkelere nazaran daha sık ve fazla olduğu gözlenmiştir.[17] Engellilere yönelik tutumların oluşmasında ailede ve toplumda engellilere ilişkin varolan düşünce duygu ve inançların önemli bir yeri vardır. Anne ve baba sokakta oynamakta olan çocuğuna engelli bir çocukla oynamaması için bazı telkinlerde bulunuyor veya engelli çocuğun yetersizliği ile ilgili yanlış, önyargılı bilgiler veriyorsa çocuğun engelli çocuğa karşı olumsuz tutum geliştirmesi mümkün olacaktır. Engellilere yönelik olumlu tutumların oluşmasında aile ve toplumun engelli bireyi yeterince tanıması, gereksinimlerinin farkına varması, engelli bireylerin topluma katılımını sağlayıcı sosyal sorumlulukları üstlenmesi vb. hususlar son derece önemlidir.

Bireylerin sahip oldukları bazı özellikler ya da farklılıklar her zaman yetersizlik olarak görülmeyebilir. Toplumsal anlayışlar, bireylerdeki farklılıkların yeterlilik veya yetersizlik şeklinde değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Örneğin Afrika’da yaşayan Pigmeler, kısa boylu oldukları için uzun boylu kişilere göre düzenlenmiş toplumda verimli ve yeterli bir yaşam sürdürmede sınırlı kalabileceklerinden yetersizlikten etkilenmiş olarak görülebilirler. Buna karşılık kültürümüze göre normal boy uzunluğuna sahip olan bir kişinin, Pigmelerin yaşadıkları yerlerde kısa otların arasından görülmeden avını izlemesi beklediğinden boyu beklenen işlevi yerine getirmeyi engellediğinden yetersizlikten etkilenmiş olarak görülebilir.[18]Aynı şekilde toplumun çoğunluğunun hoş karşılamadığı veya uygun görmediği durumlarda da bireylerin sahip olduğu bazı özellikler farklılık olarak  görülebilir ve o bireye ilişkin tutumların oluşumunda etkili olabilir. Sosyal bakımdan kabul edilebilir bedensel özelliklere sahip olan kişilere sosyal bakımdan kabul edilebilir beden yapısına sahip olmayan kişilerden farklı davranılır. Kişiye farklı davranıldığında kendisini algılaması değişir. Kişinin davranışları diğer kişilerin kendisini nasıl gördükleriyle oluşur. Dolayısıyla engelli bireye verilen toplumsal roller ve beklentiler de onun kendisini farklı görmesine veya toplumun onu farklı görmesine neden olur.[19] Örneğin geleneksel Yahudi anlayışına göre sakatlar din adamı olamazlar [20] İslam inancına göre ise kör olan imam olabilir[21]. Bu örnekte de görüldüğü gibi yetersizlikten etkilenenlere verilen roller ve beklentiler kültür ve toplumsal beklentilere göre sınırlandırılmakta veya bazı imkanlar sağlanmaktadır. Kişilerin nasıl davranacağını ve onların neler yapacağını bedensel özelliklerden daha çok toplum ve toplumun beklentileri de belirlemektedir. Örneğin, “okullara normal gelişime sahip çocuklar kabul edilebilir” şeklinde bir ölçüt ve sınırlama yerine “yedi yaşındaki her çocuk kabul edilebilir” şeklinde bir ölçüt getirilmesi eğitim bakımından özürlülüğü ortadan kaldırır. Böylece engelli bireyin kendisini algılamasını kendisini diğerleriyle karşılaştırma ve başkalarının kendisinden beklentileri etkiler.[22]

3. Araştırma Problemi

Bireyler arası ilişkilerde veya bazı olayları değerlendirmelerde belirleyicili olma açısından bazı tutumların merkeziliği önemli bir rol oynar. Merkezi tutum, kişinin hayata bakış açısını ve diğer tutumlarını belirler. Dini tutumun merkezi bir tutum olması, bireyin diğer tutumları arasında en önemli tutum haline gelmesidir. Bireyin dini tutumları güçlü ve karmaşık olarak merkezi bir tutum haline gelmiş ise diğer tutumlarını büyük ölçüde etkiler. Bu nedenle bireyin geliştirdiği güçlü ve merkezi bir dini tutum onun eğitim, politik, ekonomik ve sosyal tutumlarını da etkilemektedir.  Böyle bir tutuma sahip bir kişi, çocuğuna daha fazla din eğitimi vermek ister, ekonomik faaliyetlerinde dinin gereklerine göre davranmaya ve sosyal ilişkilerinde de dini kuralları uygulamaya çalışır. Böylece bireyin dini tutumu ile diğer tutumları arasında bir tutarlılık görülür. Örneğin, olumlu bir dini tutum geliştiren bir kimse, sosyo- kültürel, ekonomik ve politik vb. tutumları arasında bir benzerlik görülür.

Dini tutum ile diğer tutumlar arasında tutarlılık her zaman görülmeyebilir. Bazen bireyin dini tutumu diğer tutumlarından bağımsız da olabilir. Diğer konulardaki tutumlarını etkilemeyebilir. Dini tutum merkezileşmemiş ise diğer tutumlarla ilişkisi zayıftır. Dolayısıyla diğer konulardaki günlük davranışlarını dini tutumu fazla etkilemez. Bireyin dini tutumu güçlü değilse, diğer tutumları üzerindeki etkisi de düşüktür.[23] İşte bu noktada toplumda engelli olmayanların bedensel engellilere yönelik tutumlarında dini tutumların bir etkisinin olup olmadığını araştırmak incelenmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira bireyin yaşamında din önemli bir yer tutuyor ise veya birey, aile ve toplumdan öğrenme yoluyla dini inanç ve değerlere sahip ise oluşan dini tutumların onun engellilere yönelik davranışlarını, ilişkilerini nasıl etkilediği ya da etkileyip etkilemediği üzerinde durulacak bir konudur. Bu nedenle biz de araştırma problemi olarak engelli olmayan lise ve üniversite eğitimi alan 18- 25 yaş arası bireylerin engellilere yönelik tutumlarıyla dini tutumları arasında nasıl bir ilişki olduğunu incelemek istedik. Aynı zamanda dini tutumlarla engellilere yönelik tutumlar arasındaki ilişkide yaş, cinsiyet, sosyo- ekonomik düzey, eğitim durumu, uzun süre yaşanılan yer ve bireyin ailesinde engelli olup olmamanın  nasıl bir etkisinin olduğu hususu da araştırmanın alt problemi olarak  yer almaktadır.

4. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Doğuştan veya daha sonra herhangi bir sebeple engelli olan bireylere karşı toplum olarak nasıl davranıldığı veya nasıl davranılması gerektiği onların sosyal uyumları ve kendilerini ifade etmeleri açısından son derece önemlidir. Çünkü engelli birey kendini değerli veya değersiz olarak görmede, benlik kavramının gelişiminde çevresindekilerin, toplumun kendisine yönelik tutum ve davranışlardan etkilenir. Dolayısıyla engelli olmayanların engelli olanlara yönelik tutumlarında bireyin yaşamında önemli bir etkiye sahip olan din ve dini ilginin sonucu oluşan dini tutumların nasıl bir etkisinin olabileceğini araştırmak, bu konuda engellilere yönelik sağlıklı ve doğru tutumların oluşması açısından da neler yapılması gerektiğini daha iyi tespit etmede etkili olabilir. Zira bireyin hayatı anlama çabasında ve sosyal ilişkilerini düzenlemede ona birtakım açıklama ve ilkeler sunan dinin bireyin engellilerle olan ilişkilerinde de nasıl bir ilişki oluşturması gerektiğine ilişkin ona neler sunduğu ya da sunması gerektiği daha iyi anlaşılmış olur. Bu nedenle dini tutumların netleşme yaşı olan 18 yaş ve üstü[24] göz önüne alınarak Çorum ili merkezinde bulunan 2 Lise ve 2 Fakülte ile dört yıllık bir yüksek okul öğrencileri örneklem olarak belirlenmiştir. Ayrıca araştırma örneklemi olarak Lise ve Üniversite öğrencileri seçilerek orta öğretin düzeyindeki ve üniversite düzeyindeki eğitimin engellilere yönelik tutumlarda farklılık oluşturup oluşturmama durumunu da gözlemlemeyi amaçladık.

Araştırma, ülkemizdeki din psikolojisi alanında yapılan çalışmalar açısından tespit edebildiğimiz kadarıyla bu konuda ilk olma özelliği ile önem taşımaktadır.[25] 

4 Araştırma Metodu ve Verilerin Çözümlenmesi

Araştırmamızda din psikolojisi çalışmalarında en çok kullanılan metotlardan olan anket metodu kullanılmıştır. Engellilere yönelik tutumların belirlenmesi amacıyla geçerlilik ve güvenirliliği yapılmış olan Mehmet Özyürek tarafından uygulanan tutum ölçeği[26] ile Dini Tutumların belirlenmesi amacıyla da Mevlüt Kaya’nın geçerlilik ve güvenirliliğini yaptığı Dini tutum ölçeği[27] kullanılmıştır. Araştırma için belirlenen ölçeklerde yer alan sorular araştırmanın güvenilir olabilmesi açısından karışık bir şekilde düzenlenerek oluşturulan anket formu uzmanlar tarafından da değerlendirildikten sonra 20 lise 20 üniversite öğrencisi üzerinde pilot uygulama çerçevesinde uygulanmış, yapılan değerlendirme sonucunda soruların öğrenciler tarafından anlaşılır olduğu tespit edilmiştir. Çorumda liseler arasında heterojen yapıya sahip ve öğrenci sayısı fazla olan  genel liseler arasındaki Atatürk Lisesi[28]  ile lise düzeyinde mesleki din eğitimi veren İmam-Hatip Lisesinin son sınıflarından tesadüfi yöntemle belirlenen iki’şer şubede, Yüksek öğrenim açısından da Çorumda bulunan Gazi Üniversitesine bağlı olan ve son sınıfı bulunan İktisat Fakültesi ile İlahiyat Fakültesi ve dört yıllık statüdeki Sağlık Yüksek Okulunda  tek şubelik son sınıf öğrencisi olduğundan grup örneklem yöntemi kullanılarak tamamında anket uygulanmıştır. Anket uygulaması gerekli izinler alındıktan sonra araştırmacı tarafından sınıflarda uygulanmış ve ortalama 40- 50 dakikada soruların cevaplandığı gözlenmiştir. Toplam 220 adet uygulanan anketlerden eksik ya da cevaplanmayanlar ile birlikte 18 yaşın altında olanlar çıkartılarak 202 anket formu değerlendirmeye alınmıştır.

Değerlendirmeye tabi tutulan anketlerdeki sorulara verilen cevaplar tek tek ve dikkatli bir şekilde bilgisayara aktarılmıştır. Ankete verilen cevaplar SPSS programına aktarılmış ve gerekli işlemler yapılmıştır. Cümleler halindeki sorular likert tipi 5 ölçekli olarak hazırlandığından olumsuz ifade taşıyan cümlelerdeki puanlar tersine çevrilerek bilgisayara aktarılmıştır. .

Sorulara verilen cevaplar bilgisayara aktarıldıktan sonra ikinci işlem olarak dini tutum ve engellilere yönelik tutum  düzeyini belirlemek amacıyla her öğrencinin aldığı toplam dini tutum ve engelliye yönelik tutum puanı hesaplanmıştır.[29]

Dini tutum ve engellilere yönelik tutum ölçeğinden alınan puanlara göre araştırmaya katılanların dini tutum düzeylerinin belirlenmesi amaçlandığından önce 202 öğrencinin dini tutum puanlarının genel ortalaması, ayrıca minimum ve maksimum seviyeleri bulunmuş, daha sonra istatistik metodlarından normal dağılım eğrisine[30] göre ortalamaların standart kaymaları esas alınarak ortalamadan 2 standart derece ordinant uzaklıktaki puanlar tespit edilmiştir. Sonuçta dini tutum puanı itibarıyla araştırmaya katılanların tutum düzeyleri “düşük”, “orta”,”yüksek” diye 3 gruba ayrılmıştır Böylece dini tutum ölçeğinden “düşük” puan olanların dini tutumları zayıf ya da düşük, “yüksek” puan olanların güçlü ya da yüksek, orta puan alanların ise orta düzeyde olduğu düşünülmüştür. Dolayısıyla grupların bu şekilde tespit edilmesinin sebebi ise, dini tutum düzeyi ile engellilere yönelik tutum arasında nasıl bir ilişki olduğunun ve bu ilişkinin  anlamlı olup olmadığının  anlaşılmasının amaçlanmasıdır.

            Engellilere yönelik tutumlarda da puanlar  dini tutum düzeyi yükseldikçe yükseliyorsa ve anlamlılık taşıyorsa, dini tutumlar ile  engellilere yönelik tutumlar arasında   olumlu  bir ilişki olabileceği görüleceğinden  araştırmaya katılan öğrenciler, dini tutum puanlarına göre 3 gruba ayrılmış ve iki tutum arasındaki ilişki net bir şekilde gözlenmek istenmiştir.  İki tutum arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığının ve ilişkinin olumlu ya da olumsuz bir özellik taşıyıp taşımadığının anlaşılması için de istatistiki metotlardan Basit Korelasyon; Pearson korelasyon katsayısı ( Simple/ Bivariete Pearson Correlation Coefficient) yöntemi kullanılmıştır.[31]

 

5. Araştırma Hipotezleri

            Bilimsel araştırmalar bazı temel varsayımlar üzerine temellendirilirler. Zira varsayım, bilim adamının neyi araştıracağı hususunda ilk önermeyi oluşturur ve geçerliliğini denetleyebilmek için onu teste tabi tutar. Bunun sonucunda hipotez kabul edilir veya kabul edilmez. Dolaysıyla hipotezler, araştırmamız için birer rehber olacaktır. Bu çerçevede araştırmamızda şu hipotezlerin test edilmesi amaçlanmıştır

            1. Engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.

            2. Engelli olmayan kadınların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.

            3. 18- 21 yaş grubu engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında  olumlu bir korelasyon vardır.

            4. Sosyo- ekonomik düzeyi orta olan engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.   

5. Geleneksel değerlere sahip kırsal kesimde yaşamış engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında anlamlı olumlu bir korelasyon vardır.

.           6. İleri düzeyde din eğitimi almış engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.

            7.Ailesinde engelli olan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında  anlamlı olumlu bir korelasyon vardır.

           

6. Sınırlılıklar

            Bu araştırmada engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları  arasındaki ilişki ele alınırken bazı sınırlılıklar getirilmiştir.

            1.Bireyin dini gelişimi açısından dini tutumların netleşmesi genelde 18- 21 yaş arası gerçekleştiğinden dini tutum ve engellilere yönelik tutum ölçeklerinin kullanımı 18 yaş üstündeki bireylerle sınırlıdır.

            2.Araştırmaya katılan denekler 18 yaş  ve üstü gençlerin yer alması açısından lise son sınıf ve araştırmada eğitimin etkisinin daha iyi anlaşılması açısından fakülte ve dört yıllık yüksek okul son sınıf öğrencileri ile sınırlıdır.

            3. Araştırmacının da daha iyi gözlem yapma imkanı olması açısından görev yaptığı ildeki engelli oranının belli oranda olması[32] sebebiyle de engellilere yönelik tutumların daha iyi gözlenmesi açısından araştırma Çorum ili ile sınırlıdır.

4. Bu araştırma, ankete katılan deneklerin dini tutum ve engellilere yönelik tutum ölçeklerine verdikleri cevaplardan elde edilen verilerle sınırlıdır.

 

7. Örneklem Grubu İle İlgili Genel Bilgiler

 

Tablo 1 Cinsiyete Göre Dağılım

 

Cinsiyet

Sayı

%

Erkek

101

 
   
 
-

--- Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol