.



   
  netdunyam
  Zehir Tacirleri
 



Zehir Tacirleri


      
"Düşünüyorum,çünkü varım." Descartes’in varlığımızı ifade eden bu sözüyle başlamadan yapamayacağım.Çünkü bu sözü varoluşumuzun esası olan ana düşünceye nüfuz etmemi,odaklanmamı sağlıyor.Nedir bu ana düşünce? Hepimizin insan olduğu…
Sizlerde bu okuduklarınızdan sonra eminim ki,insanız biz diye haykıracaksınız benim gibi…Çünkü yaşamımıza giren büyük bir tehlike var.Varlığımızı yok etmeye kasteden,kendi çıkarları için hatta bir beş milyon kazanabilmek için canımızla pazarlık yapanlar var… Kim canını ,yaşamını satışa sunabilir… Minicik bir yavrudan tutunda,gencecik damarlara zehri enjekte etmeyi meslekten sayan,sözüm ona boğazını doyurmak için, pembe düşlü,hayalperest ruhları zehriyle esir alan tacirler var… Oysa ki;AÇ KALMAK ALÇALMAKTAN İYİDİR.
Ah bu insanlar! Nelere el uzatmaya cesaret etmezler ki,
Neler yaptıklarını bilmediklerinden,
Neler yapmazlar her gün…
(Shakspeare)

"İstanbul’da bir semt.Ve mahalle baştan başa işportacılarla dolu.Alın teriyle para kazanıyorlar,havasındalar.Ama ne yazık... Hem de çok yazık ki bunlar zehir tacirleri.Okulların etrafını sarmışlar,kaldırımlarda,her köşede… Pazarlamacı işvesiyle eğitim yuvalarımızın kapılarında çocuklarımızın yollarına çıkıp,güler yüzlü bir dost gibi aralarına girip damarlarında zehir olup çıkıyorlar.Küçüklerin meraklılık özelliklerini istismar edip,çocuk demeden,müşteri kabul edip,sanki şifa kaynağıymış gibi zehirlerini pazarlıyorlar. Ve sadece beş milyondan başlayan fiyatlarla…
Hayrete düştüğüm bir durum daha var ki;işportacı malını pazarlamaya çalışırken aynen şu sözleri telaffuz etti;
" Ben malımı hesaplı satarım.Kazık atmam başkaları gibi insanlara.Yalan söylemeyi sevmem.Zaten iki yakam bir araya gelmiyor dürüstlükten."
Hey gidi akıldan yoksun ölü kalp!
"AKILLININ UTANDIĞI ŞEY İLE,AKILSIZ ÖVÜNÜRMÜŞ." diyebilirim ancak bunun üzerine.
Utanılacak bir durum daha… Sadece bu değil.Her köşede,adım başı tacirler.Evlerinin kapılarını müşterilerine hizmete sunmuş zavallılar,gencecik müşterilerin biri geliyor,biri gidiyor.Ve en acı taraf,ne yazık, içim burkularak söylüyorum ki; bu işi kendi çocuklarının gözleri önünde yapıyorlar.Yani başka çocuklara kıyabilen karakter yoksunu bu insanlarda bir anne,babaymış… Halbuki terbiyenin sırrı çocuğa saygıyla başlar.
Almanya’da bir okul girişinde şu satırlar yazılıdır;
"Servetini kaybettinse,hiç bir şeyini kaybetmemişsindir.
Sıhhatini kaybetmişsen,belki bir şeylerini kaybetmiş sayılırsın.
Karakterini kaybettinse her şeyini kaybetmişsin demektir."
Gençliğimizi,yaşamımızı yanlışlarla yontmadan muhafaza etmeliyiz diye düşünüyorum,Çünkü şüphesiz gençlik çağı,bütün hayatın devamına faydalı olacak iyi alışkanlıkların kazanılma yıllarıdır.Eşyanın fiyatını bilmek değil, kıymetini bilmek mühimdir.
Yapılan araştırmalar bizim düşüncelerimizi çok haklı çıkarıyor.Bakın;Türkiye’de yapılan araştırmalara göre:
Uyuşturucu kullananların, %45’i ilk beş yılda,%20 si ilk iki yılda,%35’i bir yılda ölüyor.Ve altını tekrar tekrar çizerek acı bir sonucunu daha söylüyorum ki;Uyuşturucu kullananların akıl hastası olma riski yirmi kat daha yüksek.Diğer kötü bir sonucuda;ömrü yirmi yıl kısaltıyor.Yani hiç yaşanmamız çok şeyleri sığdırabileceğimiz yirmi yılı faydasız bir madde karşılığı, veriyoruz.Üstelik zehir kullanma yaşı şimdilerde ülkemizde onaltı yaşa kadar düşmüş bulunmakta.
Kişi her zaman kahraman olamaz belki ama insan olabilir.Ama görünen o ki,maalesef insanlık dışı manzaralarla karşı karşıyayız.Ama biz yinede doğruyu yanlışı ayırabilen bir gençlik olup inanarak yaşayalım.
İNANMAK VAR OLMAKTIR,BİLİRSİN.
İNANDIĞIMIZ ŞEYLER İÇİN YAŞAYALIM.
NİCE SABAHLAR,NİCE AYDINLIKLAR,
GELECEK NİCE İYİ GÜNLER İÇİN YAŞAYALIM.
 
       
                                  Seray


 
   
 
-

--- Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol